Sınırda Üç Kadın / Feyza Altun

Beni yutkunamayacağım tarifsiz bir haykırışın içinde bırakan ve bu satırları paylaşmama vesile olan bir roman okudum bugün.

Önce insan olmanın ve ardından can verdiğimiz insanında karakter hamurunu yoğurabilmenin ne denli önemli olduğunu kocaman bir sille tokatla bir kez daha beyinlere kazıyor Sınırda Üç kadın romanında Feyza Altun.

Toplumsal koca bir yara olan psikolojik ve fiziksel şiddetin yarattığı travmaların 3 kuşak kadının yaşamında nelere mal olduğunun satırlara yansımasıdır bu eser.

Anneanne, kız ve torun üçgeninde, kendi yaşanmışlık ve yaşanamamışlıklarının yetiştirdikleri bir sonraki kuşaın hayatına nasıl da derinden sızdığını ve aynı döngünün yine yeniden yaşandığının acı gerçekliğidir bu roman.

İnkılap Kitapevi’nden çıkan romanda beni derinden etkileyen birçok satırdan sadece iki minik kesit paylaşmak isterim.

Sevgiyle kalın, Farkında kalın

…Herkes “Üzülme” diyor ama kimse ” Üzülmeye hakkın var, üzül, ben yanındayım ” demiyor…

Kötülükleri yaşayanlar travmalarını ancak iki şekilde atlatabiliyordu; ya aynısını yapıyordu ya da tersini…

Aklımda Hep Sen / Kürşat Başar

“Başucumda Müzik” sayesinde tanıştım yıllar evvel Kürşat Başar’la. Bir kadının düşünce algoritmasını bu denli iyi algılayabilmek ve ötesinde, satırlara aktarabilme ustalığına hayran kalmıştım kitabı bitirdiğimde. Peşi sıra diğer kitaplarına sarıldım her defasında. Hepsi ayrı bir tat bıraktı bende. “Aklımda Hep Sen” de ise, yaşadığım bu hissiyat derinleşirken, sanki ilk defa tanıştığım bir insanla başbaşa oturup, onun yaşam hikayesini kimi zaman şaşkınlıkla, kimi zamansa derin bir elemle dinlediğim bir odada saatler geçirdiğimi düşündüm hep.

Kitabı okumuş yahut henüz okumaya başlayıp ta bitirdiğinde, sonunu havada kalmış bir kitap olarak yorumlamış yahut yorumlayacak birçok kişi olacaktır. Oysa ben, empati duygumun beni alıp götürdüğü o yaşanmışlığın sonunun gerçekten bilmek istemeyeceğim bir virgülle sonlandırılmasını, tam da burada nihayetlenmeli dediğim anda bitmesini çok değerli bularak alkışladım.

Karakterimiz Ebru’nun ,çıktığı tren yolculuğunda hatırladıklarıyla başlayan, çocukluğundan kendini bulmasına kadar ve ötesinde hesaplaşmalarına ve elbetteki gerçek aşkını bulma hikayesine tanıklık ediyoruz kitapta.

Kafeslere koyamayacağımız aşkın, kimselere sormadan gelip yine kimselere sormadan çıkıp gittiğini söyleyen Sevgili Kürşat Başar’a teşekkürlerimle.

Niyet eden herkese iyi okumalar dilerim.

WordPress.com.

Up ↑

%d blogcu bunu beğendi: